Tuesday, October 29, 2013

Ben Süpermen Değilim

Scrubs dizisinin giriş parçasıydı. O zamanlar bu sözün değerini biliyordum, ama şimdiki kadar iyi değil. Bu yazım bir doğaçlama olacak. Çünkü daha önceden ne planladım,ne düşündüm,ne de tasarladım.

Bu cümle üzerine yoğunlaşacağım. Öyle zamanlar geliyor ki kendinizden çok çevrenizdekileri düşünür oluyorsunuz. Kendinize sadece geceleri uyumadan önce ya da diğer kişilerle ilgilendikten sonra vakit ayırabiliyorsunuz. Enerjinizi kendiniz için değil, başkaları için harcıyorsunuz ve size hiç bir şey kalmıyor. Yoo hayır bunda sorunum sıkıntım yok. Yapım bunu kaldırıyor ve başkalarına bir şekilde yardımcı olduğum için,ufak işleri yaptığım için mutlu oluyorum haz alıyorum. Gerçekten mutlu oluyorum. Ufak yardımlarla diğer insanların işlerini hafifletebiliyorsun.


Ama o yardım ettiğim arkadaşlarım,ailem,yakın çevrem bir şeye üzüldüğü zaman gerçekten kötü oluyorum. Elimden bir şey gelmiyor. Ben süpermen değilim ! Malesef ki değilim. Olsaydım da pek bir şeyin değişeceğini düşünmüyorum. Uçarak ve gözümden ışın çıkartarak insanları mutlu edemem ki ? Parayla o insanları tatile de göndersem ya da çok para versem bir şey değişmeyecek. Buradan şunu anlıyorum;


Parayla mutlulukları satın alamadığın zaman ki bunu en son çare olarak düşünerek söylüyorum, hemen l'm not supermen diyiveriyorsun. Gerçekten elimden bir şey gelmiyor. Olmuyor.. İnsanları mutlu edemiyorum. Mutlu etmek güldürmek düşüncelerinden uzaklaştırmak istiyorum ama olmuyor. Olmasaydı sonumuz böyle... Gerçekten olmasaydı... 


Pek bir şey anlaşılmasa da ben içimin bir kısmını döktüm. Okuyan varsa teşekkür ederim.

Sunday, October 20, 2013

Avrupalı Olmak İçin Gereken KAFA !

Avrupalı olmak için gereken şeyleri şu an yapmaktayım. Kahvem var,oreom yanımda ve blog yazıyorum. Kimilerine göre bu fakirlik, bazı kesimlere göre elitlik, bazılarına göre adam Avrupalı bazılarına göre artistlik, kimilerine göre de kız tavlama şeklidir. Gelin görün ki hastayim, Sezen Aksu dinliyorum, ve iyi bir moddayım. Şimdi de Fikret Kızılok'a geçtim. Bunların Avrupalı olmanın işareti mi bilmiyorum ama yazımızın bu üsttekilerle az buçuk ''Algı'' tarafıyla alakası olacağını şimdiden söyleyebilirim.

Bu konu nereden geldi önce onu belirtmek istiyorum. Şu son gelen pakette ve ülkede atılmaya çalışan doğru ama ''Bize gelmez'' adımlardan sonra böyle bir olayı kaleme,klavyeye, blog a adını siz koyun almak istedim. Farklı şeyler aklınıza gelebilir,bu paket ne alaka lan diyebilirsiniz, ya da AKP bunu mu yapmaya çalıştı diyebilirsiniz. Biliyorsunuz ki web sitede Gokotas yazıyor. Bu demek ki görüş açıları tamamilen bana ait. Tabiki esinlenmeler olacaktır :) Sırayla gideceğiz

What is the Avrupalı qafası ?

Aslında zor değil bunu çözmek. Türk insanının zıttı diyebiliriz. Hayır aşağılamıyorum ! Ciddiyim ! Rasyonel olmaktır arkadaşlar bu kadar basit. Özgür düşünebilmektir. Her boka trip atmamaktır. Fikrini savunabilmektir. Adam akıllı bir müzik grubu kurabilmektir. Yurt dışında bass'çılar ya intihar eder,ya da grupları bırakır. Bizim Türkiye'de hep on numara bassçılar vardır ama grupta genellikle davulcu,gitarist,vokal eksikliği vardır. Hiç gördün mü Metallica'nın vokal değiştirdiğini ya da denediğini ? Hep bass hep bass.. Buradan da bizim bassçılara selam olsun !

Konumuza dönersek ve özetlersek Rasyonel olabilmektir. Düşüncelere saygı duymaktır. Adam akıllı tartışmaktır. Saygı göstermektir. Dine,ilişkilere,yaya geçidine,yayalara,arabalara,insanlara,eşcinsellere,lezbiyenlere,aşıklara,sokakta öpüşenlere ve sokakta namaz kılanlara,klise çanlarına,renklerine,dillerine.. ve daha nicelerine.. aynı zamanda empati yapmaktır Avrupalı olmak. Karşındakini de düşünebilmektir. Sorunları kan davası yerine mahkemede aramaktır. Mahkemelerin 10 yıl sürmeli kafasının zıttıdır Avrupalı kafası.. Aslında yaz yaz bitmez. İşte bunların yani bizim zıttımızdır Avrupalı olmak. Millet uzaya çıkıyor biz halen haram günah sevap meselesindeyiz dedirtebilmektir. Yaşlı nüfusun çok olmasıdır. Eğitim seviyesinin yüksek olmasıdır. Hatalarından ders alabilmesidir. Sınırların kalmasıdır . Abi ben yazdıkça yazarım :D Bunun sonunu getirmek lazım

Paqet Nhedir ?

Bu pakette biliyorsunuz ki Dil olayı büyük yankı oldu. Bence bu olay 1960 lar da olmalıydı. Anca sindirebilirdik. Bu dil farklılığın varlığı bizde miladın başından beri var. Ana dil Türkçe olacak buna kimsenin karşı geldiği yok. Ama bizim, eğitim alamayan,Türkçe öğrenemeyen veyahut Türkçe öğrenmek istemeyenleri anlamamız için ve aynı zamanda Toprağımızda büyüyen,yaşayan dilleri öğrenmemiz gerekmektedir. Bunun zaten vaar olması gerekiyor. Birbirimize daha çok bağlanmamız için evet böyle olması gerekiyor ( Avrupalı düşünce qafasi )

Amma ve lakin bu ülkede Avrupalı kafasına gelene kadar bayağı uzun bir süre geçeceği için bu olayın iyiliğini veya kötülüğünü anlayamayacaklar. Hatta yazdığımı bile anlamayanlar olacaktır. Bu gerçek maalesef var. Ve biz bununla yaşamalıyız. Uygulamanın pilot olduğunu da söyleyebilirim. Duyduğum kadarıyla Özel okullarda diğer diller seçmeli olarak okutuluyor. Tepkiler alınıyor. Keşke daha erken olsaydı... Daha erken toplum kucaklansaydı..

Sonuç ?

Adamlar uzaya çıkıyor biz burada halen paket diyoruz abi. Adamlar çaktırmadan EMO'lara özgürlük verdi biz burada neyi konuşuyoruz. Haram günah sevap maşallah derken ülke elden gidiyor abi. Çok şükür ekonomimiz iyi bak abi Amerika'da kriz var çıkmaz var abi bütün televizyonlar öyle diyor ben şu ana kadar Amerikan anayasasına hiç bakmadım ama çok önemliymiş 1 aydır ondan bahsediyorlar. Aynı şekilde ekonomi de bilmiyorum ama kriz bize vurmadı zaten kömürüm yanımda makarnayla karnım tok bunları düşünmeme gerek yok vıiyyyyyy ! O değil de bu kış bir garip geldi bir sıcak bir soğuk herkes hasta nevrimiz döndü. Acaba hükümete söylesek mi ?


Wednesday, October 16, 2013

Hastayım Hasta Bayram !

hastayım hasta canım ister pasta
pastamı yediler bana cüce dediler 
cücelikten çıktım ablama gittim
ablam pilav pişirmiş içine fare düşürmüş
bu fareyi ne yapmalı minareden atmalı
minarede kuş var kanadında gümüş var 
amcamın cebinde türlü türlü yemiş var

Bir yanımda tuvalet kağıdı,diğer yanımda viks ve telefonum. Bayramda hasta olduk iyi mi ? Gelelim Bayram'a.

Biliyorsunuz ki bu bayram Kurban Bayramı'ydı. Bir çok hareket gördük bir çok hareket öğrendik. Kurban hakkımdaki düşüncelerimi paylaşmanın vakti geldi de geçiyor !

Kurban Bayramı nedir ?

Camii ye gitseydiniz vaazda anlatıyordu hoca (:

Gerçekten nedir ?

Bir kaç olay ve hadise var. Cehalet devrinde 2 tane bayram varmış. Hz. Muhammed de ''gerçekte 2 tane bayram var. Kurban ve Ramazan'' demiş ve öyle oluvermiş. Aynı zaman da kurbanın gökten Melekler tarafından verildiğini vs vs bu olayları bildiğinizi düşünerek konuya devam ediyorum.

Asıl olan yardımlaşmaktır. Akrabalık komşuluk ilişkilerini ilerletmektir. Çocukları sevindirip bundan haz ve mutluluk duymaktır. Ve daha nice güzel şeydir. Bir de et yemek var ki mmmmm işin en güzel olayıdır bence. Kavurmalar yok mu kavurmalar... Her evde illaki oluyor. Olmayan evlere de bayramda gönderiliyor. Ya da bize öyle söyleniyor. Takipçisi olamadım malesef.

Atayist ve Sofu bakış açıları

Aslında konumuz bu. Bu açıdan söz etmek istiyorum. Hasta olduğumu belirtip kendimi acındırmak için başlğı öyle yaptığımı da buradan belirtmem gerekiyor. Hasta olmak gerçekten kötüdür. 

Atayistler bir şeyler diyorlarmış. Efendim kurban hayvanları topluca katletmektir. Hadi oruç tuttunuz anladık hayvanları acı çekerek kesmek nedir ?  Kanlarını akıtmak nedir ? Yazık değil mi o canlılara ? gibi şeyler dönüyormuş ortada. Aldığım haberler, gözlemlediklerim bunlar. Bunlara topluca bir cevap verilmelidir.

Asıl olması gereken şudur;

. Kurban Allah için kesilmelidir. Etinden,sütünden,yününden faydalanmak için değil ! Pastırma sucuk salam yapmak ya da satmak için değil. Allah için kesilmelidir.

. Kesme sırasında hayvanın korkması,kaçması,telef olması,acı cekmesi,bıçağı görmesi,düzgün kesilmemesi,acı çektirilerek kesilmesi,yanlış yerlerinin bağlanması gibi durumlarda sevabınızın ve dualarınız kabul olmayacağını buradan duyururuz.

. Taşınma esnasında da hayvanın telef olması,korkması,zarar görmesi de aynı sonuçları doğurur.

. Birden fazla kişi o kurbana ortak ise, bir kişinin bile içinde etten faydalanma olayı varsa yani niyette fesat varsa herkesin sevabı gg olur.

. İbadet gizli yapılmalıdır. Sokak ortasında hayvan kesmek,kanını yollara,İSTANBUL BOĞAZI'NA, akıtmak fazlasıyla sıkıntılı,rahatsız verici bir durum yaratır. Bir Müslüman'ın diğer Müslüman kardeşlerinin bundan rahatsız olacağını düşünüp, ona göre davranması gerekir. Çünkü o kurbanın ne eti ne de kanı Allah'a ulaşır

. İhaleye fesat karıştırma durumundan bahsettim. Tekrar söylüyorum kötü niyetli kişiler varsa sevap alamazsınız.
.
 Hayvanın sadece etlerini alıp,geri kalan sakatat vs gibi yerlerinin çöpe atılmaması gerektiğini bilmeliyiz. Sonuçta o da bir nimet değil mi ? Bir Müslüman Allah'ın verdiğini nasıl çöpe atıp değersiz görür ? Fakir insanlar o sakatatları,kurban başlarını,derilerini topluyorlar. Pislik içinde topluyorlar hem de.. Hayvan zaten kesiliyor. Biraz duyarlı olup gerekirse fazla para verin bu dediğim kısımları da ayırsın kasap, gerekli yerlere bağışlayın ya da çöpün kenarına koyun. Hiç olmazsa o temiz insanlar kirlenmesinler..

Şimdi üstteki gibi durumlar yaşanırsa, insanlar doğal olarak tepsini koyar.Siz de burada oturup ''Aman efendim Kur'an da şöyle de böyle de '' diyemezsiniz. Her şeyin bir usulu adabı vardır. Yine televizyonlarda gördük telef olan hayvanları.. Boğalar kaçmış başka şeyler olmuş.. İnsanlar yaralanmış. Bir de amatör kasaplar yok mu aman aman. Kolu kafanı bacağını anlarım da burnunu nasıl kesebilmişsin onu hiç anlamadım amatör kasap kardeş. 

İşin özetini yukarıda belirttim. İbadet gizli ve düzgün yapıldığı sürece, diğer insanları etkilemediği sürece her şekilde yapılabilir. Bence zor değil. Düzgün yapıldığı zaman da sadece Vejeteryanlar eleştirirler. Onlara da yapacak bir şey yok yani ne diyeyim. Biz de sebze yemiyoruz bişi mi diyoruz ? He ablam abim sen salata yerken ''günah değil mi ota boka böceğe? '' diyor muyuz demiyoruz ? Biz salatalıkları,enginarları,biberleri,marulları,atomları dalında severiz dalında !

Gelelim sofulara

Özet: Yukarıdakileri yaparsanız atayizler size laf söylemez. Siz de azıcık saygılı hoşgörülü olun.. Kimsenin engellediği yok sadece ''Nasıl bir arada yaşayabiliriz'' sorununa çözüm arıyoruz. Başka bişi yoh ! 

Kurban hakkındaki görüşlerim bunlar. Maalesef  elimde güç olmadığı için kimseyi değiştiremiyorum. Umarım bizim nesil böyle hatalara düşmez. Başka insanlara saygılı bir şekilde ibadetlerini gerçekleştirirler. Yani atayizler de haklı boğaza öyle bir kan akıtmışlar ki arkadaş sahil şeridi kıpkırmızı olmuş. Adamlar içlerinde ne kalmışsa döküyorlar. Katliam vs vs diyorlar. Herkes haklı herkes

ÖHÖHÖHÖH TYLOLHOT

Tuesday, October 8, 2013

Türban,Başörtü,Peçe

+ : Bu ne oluyor ?
- : Pres tv
+ : Buuu... Çok iyi oldu çok güzel oldu taam mı türban olayını cok garıştırdılar, haa aralarinda bi fark kaldı, o farkınan çok güzel oldu , meselam herkesin hayatına kimse karısamaz ,haa nasıl garışamaz , ben bu şekil geyinirim , bu bayan şu sekil geyinir şu sekil geyinir , aaa hiç kimse kimseye garişmaya bi hakkı yok, özgürlüğü bidir, haa baş örtü kurban olduğum ya resulallahtan gelebilir amma lakin ki böyle değildir. Eyorramam bu kadar.

Monday, October 7, 2013

Andımız ve Zorunlu Dil Dersi

Şu aralar tartışılan en büyük konu bu. Memleketimde hiç bir dert kalmamışken, tam demokrasiyle yönetilirken, asgari ücret 1500$ ve herkesin oturduğu ev kendisininken buna el atmaları çok önemliydi. Andımıza !

Yorum yaparken kafamıza göre yapmamalıyız. Bu yüzden böyledir,şöyledir dememeliyiz. Biraz derinlere inip araştıralım ve görelim. Araştıralım bu zor bir şey değil bugün Google bizim için bunu çok rahat yapıyor. Yanlışlıklara düşmemek için bu konuyu çok yönlü incelemeliyiz. Faşişt yönünü, önemi yönünü, gerekli mi gereksiz mi yönünden inceleme yapmalıyız. Bunun için de tarihini bilmeliyiz.

İnternette istemediğiniz kadar sizi bir tarafa çekecek yazılar var. Efendim Amerika'da her gün okunuyor, Hitler'de bu sistemi getirdi, Onun yerine ben Müslüman'ım desinler, gibi gibi saçma sapan şeyler ortalıklarda cirit atmakta. Bunların amacı sizi belli bir düşünceye çekmektir. Başka hiç bir işe yaramazlar. İçindeki nefret söylemlerini görebilirsiniz. Gerçekten saçmadırlar.

Tarihi'ne gelince; her yerde okuduğunuz gibi Dr.Reşit Galip'e aittir.Dönemin Eğitim Bakanı'dır kendileri.Güzel düşüncelerle yazmıştır kendileri.Eski hali o döneme göre gerçekten mantıklıdır ve çocuklarını okula gönderenler için bir gurur kaynağıdır. Vatanını sevmeyenleri hariç tutmak gerekiyor tabikide. Gel zaman git zaman bu böyle devam ederken sene 1972 ye denk geliyor. Bizim nesil bilmez bu seneleri. Çok fazla eski :) 29 Ağustos'ta andımız biraz daha modernleşiyor ve milli sloganımız ekleniyor. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE. Yurtta sulh cihanda sılh ta eklenebilirdi. Lakin bu eklenmiş.

Daha sonralarında da 1997 de bugünkü halini alıyor. Gerçi kaldırdılar ama biz bugünkü hal diyelim.

Şimdiii gelelim insanları rahatsız eden yönlerine

Ne Mutlu Türk'üm Diyene;

Bu sözü çarpıtanlar oluyor. Ne mutlu Türkiyeli'yim diyene. 2013 için bu doğru olabilir. Bunu kabul edebilirim. Bir şekilde bu görüş kabul olabilir. Ancak gelelim Atatürk zamanına. Önemli nokta burası. Ne  mutlu Türk'üm diyene sözü bence, hiç bir milliyet,ırk,cinsiyet ayırt etmeksizin herkesi Türk Devleti'nden saymaktır.Tabir aynen böyledir bence.Osmanlı Devleti-Türk Devleti-Afgan Devleti- gibi gibi kavramlar söz konusu olduğunu düşünmekteyim. Bunun için ne mutlu Türk'üm diyene denmiştir. Bunu siz eğer sağa veyahut sola çekerseniz, istemediğiniz kadar saçma sonuç alabilirsiniz. Neden Türkiyeliyim değil ? Neden Kürt değil ? Neden Müslüman değil ? Neden Ermeni değil ? gibi sorular, bu sözü çarpıtmak ve Atatürk'ü kötülemek için sorular sorulardandır. Aldanmayın bu sorulara. Dinlemeyin bile. O vakit öyle olması gerekiyordu ve öyle söylendi öyle oldu. Bu adam o kadar ileri görüşlü ki bizi latin albesine geçirmiş,şapka devrimi gerçekleştirmiş ve nice devrimler yapmış. Bu millete fazlasını yapmış. Fazla ileri görüşlüydü. Ufak noksanlar aramayınız. Bu yüzden kesinlikle karşılaştırma yaparken yukarıda yazdığım özelliklere dikkat edinilmeli ve Atatürk'ün milliyetçilik üzerine söylediklerini okumalısınız.

Andımız Dayatmadır !

Adına ''Dayatma'' da diyebilirsiniz,  ''Zorunlu'' da diyebilirsiniz ''Vatanını seven nesil yetiştirmek istiyorlar'' da diyebilirsiniz. Bu konuyla ilgili şöyle bir yorum yapmak istiyorum. Küçüklüğümüzden beri yani ilkokula başladığımızdan beri bize sadece andımız mı ''DAYATILDI ? ''. Buraya dikkat çekmek istiyorum. Daha öncesine gitmek isterseniz kimliğinizde bulunan ''DİN'' hanesine göz atabilirsiniz. Buradan başlayıp ''Dayatılma'' kavramını irdeleyebilirsiniz. Çocuklara zorla okutuldu mu evet zorla andımız okutuldu. Bu görüşe sahip insanları anlamak zor değil. Onlar olaya uzaktan bakıyorlar. Onlar sanki hiç o andı okumamış gibi davranıyorlar. O andı sizler; yağmurda çamurda karda kışta yazda okudunuz. Biz biraz daha şanslıyız yağmur yağdığında ''İçeride'' yani okulun içinde,spor salonunda okuduk. Sizler şanssızdınız ki TV-GAZETE bu kadar yaygın değildi. İnsanların olaylardan haberleri bile yoktu. Onlara ne söylenirse inanıyorlardı ve farklı bir görüş sahibi olamıyorlardı kolay kandırılıyorlardı. Bugün bu azaltıldı. Her sabah çocuklara andımızı okutturduğunuzda birisi gelip vatana millete sövdüğü zaman bu çocuk ''Ya biz yemin ediyoruz bu böyle yapıyor'' diyebiliyordu eskiden.Çünkü çocuğun vatan sevgisi içine işliyordu. İşlemeyenleri ayrı tutuyorum lütfen.. Bugün teknoloji gelişti.Bilgi çağını da geçtik.Ancak biz halen adam olamadık. Ne zaman ki doğan her çocuk vatan sevgisiyle doğar işte o zaman andımız kaldırılacak mı tartışması yapabilirsiniz. Lakin bugün öyle bir şey söz konusu değil.

Zorunlu ve Seçmeli Dersler

En sefdiğim konu bu. Çokta gülerim. Bu konuyu bilmeyen o kadar çok cahil insan var ki size anlatamam. En az Türkiye'de bu konuyu bilmeyen 50 milyon insan var.Geri kalan 30 milyon genç nüfus + öğrenciler ve halen genç kalanlar bu konunun profları olmuştur. Kendi dönemim için konuşmak gerekirse Zorunlu ders, almamızın zorunlu olduğu derstir. Bunda zaten hem fikiriz..Gelelim Seçmeli Ders'e. Seçmeli deyince ne anlıyorsunuz ? Önünüze dersler geliyor ve siz seçiyorsunuz değil mi ? Hangi alana yatkınsanız onu seçiyorsunuz. O derse özel aletler araçlar gereçler belki kitaplar ? Bunları unutun. 90 neslinin ders sistemi aynen şöyledir :
ilk 8 sene ki benden öncekiler 6+3 gibi şeyler gördüler neyse ilk 8 sene önünüze dersler gelir. Zorunlu veya Seçmeli hiç farketmez hiç bir itiraz ve seçme hakkınız olmadan o dersleri okursunuz. İlkokul biter Lise'ye geçersiniz Hristiyan ve diğer dinlere mensup olanlar ZORUNLU DİN DERSİNİ almazlar diğer her şeyi sizin yerinize hocalar belirler ve 3+1 yıl daha o dersleri alırsınız. Ne güzel memleketim. Ben halen anlayabilmiş değilim. E madem bize seçtirtmeden önümüze sunuyorsunuz, neden seçmeli veyahut zorunlu ders diyorsunuz ? ABD'nin oyunu gibi geliyor bana. İnsanların akılları karışıyor. Sonra veliler gelip ''Oğlum seçmeli dersten kaldı'' diyorlar. E derler tabi Seçmeli Ders'te 15 yıl boyunca eline iğne iplik almayan bir erkeğe iş eğitimi dersi verirsen kalır. O öğrenci belki farklı bir alanda iyi ? Neyse liseler zaten karışık. Üniversiteleri gözlemleyelim.
Avrupa Kredi Sistemi'ne geçmeyen üniversitelerden başlarsak, burada zorunlu ve seçmeli dersi görebiliriz.Bölümünüzle alakalı o dönemin derslerini almak zorundasınız e bir zahmet alın onu da. Seçmeli ders ise öğrencinin isteğine bağlı. Atom mühendisliği dersini alan iktisat öğrencisi olur mu dersiniz vallahi oluyor. Çocuk onu istemiş almış yapacak bir şey yok. Bu serbestliğe Türkiye Cumhuriyeti'nde okuyan bir insan 18 yaşında sahip oluyor. 18 yıl boyunca önüne başkaların zorla dayattığı derslerden kurtuluyor. Söylemeyi unuttum bu dediklerim Avrupa Kredi Sistemi'ne geçmemiş özel üniversitelerde mevcut. Gelelim Devlet'lere ve Avrupa Kredi Sistemi'ne geçen ünilere. Ders seçimi sırasında önünüze bir ekran geliyor. Almanız gereken dersler diye bir sayfaya geliyorsunuz ve bir bakıyorsunuz hepsini almak zorundasınız. Ve birden lise yıllarınıza geri dönüyorsunuz. Seçmeli Dersinizi sizin için başkaları seçmiş ve sizin için seçmeli bölüme koymuş bile. Süper ! Kendimden örnek vermem gerekirse ben İktisat okuyorum Psikoloji,Felsefe,Sosyoloji,Tarih alanında ileri derecede bilgi almak istiyorum,eski dilleri öğrenmek istiyorum diyelim.Bunlardan max 1 tanesini yapabileceğim yarım yamalak bir ders önüme sunuluyor. Sanırım bu haksızlık :)

Zorunlu Din Dersi ve Andımız

Gelelim tartışmaya. Bakın bu iki konunun açıklamaları yukarıda gördüğünüz kadar kısa değil. Ben kısalttım ve kendimden bir şeyler kattım. Düşünün ki daha çok irdelenmesi gereken konular. Yayımlanan genelgelerin okunması gerekiyor vs vs. Elimde bu bilgiler vardı bunları sizlere sundum. Bir kısım '' Andımız kalsın'' dedi. Diğer bir kısım da '' Ee andımız kalktı buna dayatma dediniz Zorunlu Din Dersi dayatma değil mi ?'' dedi. Karşı kesim tekrar '' Çocuklarımız imansız mı olacak? '' ''Başka dine mensuplar zaten bu dersi almıyor'' ''Sen ateist misin '' ''Tövbe bismillah''  gibi cevaplar veriliyor. Ya kıt olmayın. Arada DAĞLAR KADAR Fark var.Burada tartışmanız gereken şeyler var. Din konusundan girer isek. Hiç birimiz neye,kime,nasıl inanmak istediğimizi kendimiz seçmedik.Bunun farkına varalım.Bunun farkında olalım.Benim kararımla olan bir şey değil bu.Ben daha buna karar veremiyorken ''Zorunlu Din Dersi''ne giriyorum.Kaderimde İslam'ı seçmek varsa ben zaten seçerim. Yoksa da seçmem bu, bu kadar basit bir şey. Ama bizde otomatik olarak İslam olarak damgalanıyor,dayatılıyor,zorla İslam yapılıyor,Annem babam İslam diye ben de İslam oluyorum, ya da adına ne derseniz deyin. Bu soruna inilinmesi gerekiyor. Andımıza eğer dayatma diyorsanız bu daha da büyük bir dayatmadır. ''Andımız ırkçı söylem içeriyor'' diyenler olmuş. İnanın o insanlara acıdım. Irk demek insanın rengi demek. O renkte yaşadığın yerle alakalı oluyor. Kırmızı,siyah,beyaz ırk vardır. Milliyet apayrı bir şeydir. Bunun arasındaki farkı bilmeyen çok insanımız var. Milliyetçi diyenler için de ''Ne mutlu Türk'üm diyene'' sözü eğer milliyetçilik,ayrımcılık içerdiğini düşünüyorsanız Atatürk'ün milliyetçilik kavramını okumadığınız anlamına gelir.Orada kim her ne olursa olsun insan olduğu için değer verilmeli,hiç kimseyi milliyeti ne olursa olsun aşılamamayı öğütler. ''Üstün millyet Türk Milleyeti'dir Hüloğğğ'' yazmaz. 

Andımızı Eleştirecek Olursak

Bu konu için şunları söyleyebilirim. Bu ülkede herkes Atatürk'ü sevmiyor. Ben buna karşı değilim. Evet sevmeyebilir, karşı çıkabilir, görüşlerini tutmayabilir hatta nefret bile edebilir. Belki de çocuğunun ona benzemesini istemeyebilir. Eğer bu insanlar gerçekten çoğunlukta bir referandum yapılır ve oradaki Atatürk'ün gösterdiği hedefe durmadan yürüyeceğime and içerim sözü kaldırılıp farklı bir şey konabilirdi. Bakın böyle bir şey teklif edilse biraz ılımlı olunabilir. Bu ülkede tek Atatürk'ü sevenler yaşamıyor. Herkes yaşıyor. Problem şurada. Zorunlu Din Dersi de kaldırılsın dendiğinde insanların sinirlenip teklif bile edilemez demeleri. Mantıklı düşünemiyorlar işte bu yüzden işler yürümüyor.Bunun dışında 80 darbesi olsun 72 olsun uzun yıllar boyunca bu ülkeye Atatürk dayatılması yapıldığı bir gerçektir. Atatürk Atatürk Atatürk Atatürk diye diye insanları Atatürk'ten soğuttular. Bugün çoğu Dincinin insanları dinden soğuttuğu gibi zaten Atatürk'e uzak olan insanları daha da soğuttular. Bu çok yanlış bir hareketti. Bunu da anlayabiliriz biraz. Aynı zamanda Milli slogan olarak Yurtta Barış Dünyada Barış denilebilirdi. Zaten en başta Türküm ! diyoruz. Bu da değişik bir tartışma konusu.Eleştrilerim bu kadar

Gelelim Andımızdan Kaçma Olaylarına

Andımızdan çoğumuz kaçtık. Ben de kaçtığımı hatırlar gibiyim. Bunun sebebini eskiler yani Türkiye'nin büyük kısmı bilmez. Andımızdan kaçmak büyük bir eğlenceydi. İllegal bir şey yapıyorsunuz. Okuldan kaçmak gibi bir şeydi. Bazıları için dışarıda sigara içecek vakit bulmaktı andımız.İlkokulda pek sigara olmasa da okuldan kaçmanın ufak versiyonudur. Eğlecelidir. O sıraya girip rap rap rap yürümekten uzaklaşmaktı. Yalan sınırını zorlayınca da tekrar andımıza katılırdık. Yine de söylerdik. Zaten ufaklıktan beri söylüyorsun senin içine işlemiş o bir kere. Kötü düşünmüyorsun. Bizden öncekiler ''Kim bu adam her yerde var bize dayatıyorlar'' diyorlardı. Bizde de o etki yaratılmaya çalışıldı doğrudur. Lise yıllarında sadece Pazartesi sabahları okunmaya başladı. Katılmayanlar zaten katılmadı. Çocuksun sonuçta. Çoğu kişi orada beklemek istemiyordu. Bizim okulda andımızdan sonra gelenleri kenara çekiyorlardı. Ya zaten haftada 1 gün 1 dakika sürmüyor. Katılıver ne olacak ? Öyle diyoruz ya çoğu şey için andımız için de dur ? Lise yıllarında tabi insan bıkabiliyor ama kaldırılacak kadar da bıkılmıyordu.

Son Söz

Bu ilk yazım oldu. Tam söylemek istediklerimi anlatamadım. Pek başarılı karşılaştırmalar yapmadığımı düşünüyorum. Gerçi anlamak isteyen insanlar bu yazıdan da çok güzel sonuçlar çıkartabilirler ama benim asıl ulaşmak istediklerim körü körüne bağlı kalan insanlardır. Sorgulamak zor değil araştırmak hele ki hiç zor değil. Birisi yarın Zorunlu Din Dersi de kaldırılsın dediği zaman arkasında yatan sebepleri en kötü benim gibi sıralayabilmeli, andımız da eksik yönlerini söyleyebilmelidir. 12 yıl boyunca andımızı okuyan biri olarak bir milletin Milli Marşı'nın yanında hedefinin belirtildiği, kim ve nasıl olduğunu belirten bir andının olması gerektiğinin kanaatindeyim. 12 yıl boyunca okumasaydım böyle düşünmeyebilirdim. Tartışmalarda bunlara dikkat edelim, körü körüne bazı değerlere bağlanmayalım.