Wednesday, July 2, 2014

Oruç nasil tutulmali ?

Yemek yemeyerek :)

Siz ne zannetmiştiniz ? Başka nasıl tutacaktınız ?

Gelelim püf noktalara:



Sahur 



Öncelikle sahurda yemeyi çok abartmayacaksınız. Burada asıl olay ''durumu olmayan insanları'' anlamak üzerine kuruludur. Bu yüzden zengin sofralar yerine basit sofralar olmalıdır. Su+ekmek+peynir kombinasyonu en idael kombinasyonlardan biridir. Bu sebepten ötürü bu böyledir !!




Gün içinde Çok Uyumayın !



Sahura kalktık yemeeemizi yedik. Yattık uyuduk bir kalktık akşam 8.20 olmuş. Wc gittik elimizi yıkadık yüzümüzü yıkadık sofraya oturduk orucumuzu açtık. Buna ben oruç diyemiyorum. Ne aç kaldık ne bişi hissettik !! Bu olmamalıdır. Öğrenciler ve işsizler için 12.00 , çalışan insanlar için ise uyanma saat 7,30 - 8,10 iyidir iyi. Böylelikle kendinizi de bir saate alıştırmış olursunuz.



Kötü Sözden Kaçının


Bu ay kimseye kötü söz söylememe ve üzmeme ayıdır. O sebepten ötürü kimseye kötü söz söylemeyin, bağırmayın, kızmayın, kalp kırmayın. Hele ki oruçluyken bunlardan sakının. Ayetlerle ya da başka şeylerle açıklama yapmayacağım direkt söylüyorum başkalarını üzecek davranışlardan kaçının.


İftarı Abartmayın !


İftarı ''Zengin Sofrası'' nda yapmayın. Bir iftar yemeğine kişi başı 100 tl civarı para harcamayın. Ay çok aç kaldım hadi abanalım yemeğe mantığından uzaklaşalım. Amaç Allah için hayır işlemek. Siz çok para harcayarak parayı gereksiz savurursanız o hayrın hiç bir anlamı kalmaz. HAYIR ! olur. İftar yemeklerimizin de fotoğraflarını paylaşmamaya özen gösterelim. Yiyemeyen vardır imrenen vardır yapmayalım bunu.


Monday, June 23, 2014

Hayvan Sevgisi

Bu yazıyı okuyabiliyorsanız azıcıkta olsa hayvan seviyorsunuz demektir. Söyleyeceğim az ama öz şeyler var ufaktan yardırmaya başlayayim.

Yani nereden başlasam bilemedim. İyi-kötü ayrımlarından çok ( merak edenler için ör; Veterinerden kedi-köpek almak iyi midir kötü müdür tartışması yapmayacağım ) genellemelerden bahsetmek istiyorum. Hatta yeni mezun bir İktisatçı olarak ( havamı yesinler ) sizlere ekonomik yönden anlatacağım.

Para ile hayvan sevgisinin hiç alakası yoktur. Yanından bile geçemez. Parası olan zengin insan ya da altında Merso su falan olan insanın hayvan sevgisi, parasıyla alakalı değildir. Hep bir algı yaratılmaya çalışıyor. Hayvan sevmek, evcil hayvan edinmek ''lüks'' gibi gösteriliyor. Sokakta da öyle görüyoruz zenginlerin altında Golden'lar var falan. Bunları geçelim anam babam. Sana gözümü yaşartan ufak bir anımı anlatacağım.

Geçen gün arkadaşımı ( tony i ) bırakmışım üni'ye geri dönüyorum. Ayazağa eşek anırtan yokuşunun başındayım. Önümde bir kamyon var. Büyük ihtimal göçebe yaşıyorlar. Arkada iki tane çingene kız oturuyor. Büyük ihtimalle de kardeşler. Kamyonu görseniz 90 'lardan çıkma. Önde de 3 kişi mi ne oturuyorlar. Kamyon dediğim de bu tüp taşıyan araçlardan. İki tane kız oturmuş gülüşüyorlar. Sonra bir baktım yavru bir sokak köpeği. Nasıl sevip öpüyorlar anlatamam. Çok ama çok mutlu oldum. Leğen çıkardılar bir tane, içine  azıcık su koydular ve köpeği yıkamaya başladılar. Yazık ya kendileri kirli olsalar da oyun olarak köpeği yıkıyorlardı. Çok ama çok hoşuma gitti. Ailesine baktım yandan geçerken ve içimden helal olsun dedim. Ya ne insanlar var o iki ufak çocuk kadar olamıyorlar. Bu işin parayla falan alakası yok. İnsanın içinde olmalı içinde ! 

Bir de Ramazan geliyor ve havalar daha da ısınmaya başlıyor. Sokaktaki kaplara su doldurmasanız bile, sokağa kap bırakmasanız bile şunlara tekme atmayın lütfen.. 

Wednesday, June 18, 2014

Biz Demiştik!

Aslında geçmişi konuşmayı pek sevmem. Yani olan olmuş biten bitmiş önümüzdeki maçlara bakıcaz tribindeyim diyebilirim. Ancak bazı insanlar 1800'lü yılların maden ocağı kazalarını örnek verdikten sonra e ben de bir 5-6 sene öncesine döneyim dedim.

Bu yazıyı böyle 8-9 ay önce yazmalıydım da malum tez mez uni falan bunlara hep engel,mani oldu şimdi yazabilirim !! !11

Taaaaa biz lisedeyken sevgili Ali Sarıkaya arkadaşım ile birlikte dirsek çürüterek siyasi hayatımıza adımlar attık. İkimizde sol görüşlü Atatürkçü düşüncedeydik. Ki halen de öyleyiz o aşırı sola kaydı ben de libarel e xd Sonuçta aynı yoldayız. Neyse o sıralar elime ne geçerse okuyorum. En ufak bilgi bile yeni bir buluş gibi geliyor bizlere.

Bilgileri okulda tartışıyoruz doğal olarak. Bu bilgilerden birisi de ''Fetullah Gülen'' ile ilgiliydi. Aslında genel sohbet onun üzerineydi.

Taaaaaaaaaaaaa o zamanlarda AKP-FETO-CEMAAT işbirliğinin olduğunu söylemiştik. İnsanlar da kabullenip CHP'yi kötülerdi. Sanki başka parti yok SDP falan boş tabi onlara göre... Siz bunlarlasınız, bunlar olmadan siz başa gelemezdiniz, dini siyasete alet ettiniz , bu şekilde de ilerlemeye devam ediyorsunuz...... gibi gibi dedikte dedik. Sonuç olarak bir yere varamadık bu siyaset sonuçta. O zamanlar 15 16 yaşındayız insanların düşüncelerini nasıl değiştirebiliriz ki ?Ya da onların ki nasıl değişebilir ?

Elimize deli gibi mailler gelirdi. Şu mallar AKP'nin Feto'nun diye. Ülker grubu Çalık Holding bunların en bilindikleri. BİM'den alışveriş yapmazdık bol bol ETİ kullanırdık. Tabi sonradan ETİ de satıldı gitti o ayrı ama sonuç olarak kendi çapımızda duyarlılık sergilerdik ve buna karşı dururduk. Aynı zaman da polisin bile fetocu olduğunu bol bol vurgulardık. Hadi canım derlerdi. Face e de paylaştım ''Kargalar bile güler buna'' diyor elemanın biri. E ne yapabilirdik ki ?

Aradan yıllar yıllar geçti büyük saç uzattık saç kestik falan gün geldi çattı Cemaat - AKP kavgasınaaaaaa.. Aman Allah'ım bir de ne görelim ? Bize karşı çıkan AKP düşüncesi '' Cemaat her yerde '' demeye başlamasın mı ? Bunlar bizim içimizde paralel yapı dış mihrak demesin mi ? Ak-itler ortaya çıkmasın mı ? Zaman gazetesi off topic olmasın mı ?

E hani bu Zaman gazatesi sizin en büyük yalakalarınızdandı ? Bu ''Türban olayı''nın en büyük yayıncısıydı bunlar. Ne oldu da birden '' e biz bilmiyorduk'' moduna geçtiniz ? Hadi canım oradan :)

Biz bunu demiştik arkadaş ! Bunlar içinizde takılıyor, ortaklık yapıyorsunuz, oylarınız bunlardan geliyor.. diye.. Ah ahh..

Sonuç olarak kimse salağa yatmasın. Bugün halen feto feto diye ötenler var. Ulan biz yıllarca öttük gıkınız çıkmadı ucu size deyince mi aslan kesiliyorsunuz ? Yapmayın etmeyin..

Tuesday, March 11, 2014

Eylem demiştim ?

Yaklaşık 3-4 gün önce 8 Mart Eylemim demiştim. Biraz geç oldu ve açıklama zamanı geldi. İnsanları algılamak ve vücudu arındırmak için vejeteryan olmaya karar verdim. Ve sadece 20 günlüğüne olacağım.

Bunun sebeplerine göz atarsak;

1-) İlk başta insanları anlamayı temel yasa olarak kabul ediyorum. Sokakta ne yerler ne içerler nasıl davranırlar mideleri ne durumda ? Bu çok garip bir duygu

2-) Çok etçil bir insanım. Hemen hemen her gün et yiyorum. Bunu azaltıp vücudu arındırmak istiyorum

3-) 20 gün boyunca edineceğim deneyimleri çok merak ediyorum

4-) Tek başıma bir eylem ilk defa yapıyorum

5-) Ne yemem gerektiğini kendi beynimden hesaplamayı seviyorum :)

Kısa keseceğim. Eylemim 28 Mart'ta sona erecek. Asıl planım her gün foto çekmekti. Şu 3 günde aç kalma korkusuyla hep aburcubur tükettim bilginize..

Sunday, March 2, 2014

8 Mart Eylemim

Evet doğru ! 8 Mart'ta ufak çaplı bir eyleme girişeceğim. Bu eylem tamamilen empati ve saygı üzerine kurulu olacak. Tam tamına 20 gün sürecek ! Neden mi ? Çünkü 28 Mart doğum günüm :) Değişik bir deneyim yaşamak istiyorum. Deney raporlarımı günü gününe bu blogtan aktarmaya çalışacağım.

Günümüzde bir çok konuda empati yapmaya ihtiyacımız var. Ben sağda solda '' Empati pls '' diyorum. E diyorum okey de ben ne kadar yapıyorum ??? Gözlemlerim sonucunda bir olgu yaratıyorum ve Role Play Game ( RPG) gibi onu içinde yaşayarak, sorgulayarak kendi değerlerimi çıkartıyorum. Ufaktan anlamaya çalışıyorum. Ama öyle şeyler var ki okuyarak, gözlemleyerek FELSEFESİNİ anlamak pek mümkün gözükmüyor. Yani onu bir yere kadar yapabiliyorsunuz. Önemli olan onu ''Yaşayıp Hissedebilmektir ! ''. diye düşünüyorum hayırlısı bakalım :)

Neden mi 8 Mart ?

1-) İlk başta eylemi 30 gün yapmayı planladım. Açıkçası gözüm hiç yemedi. 20 gün idealdir dedim.

2-) Üstteki maddeyle birleştirirsek 8'in üstüne 20 eklersek 28 Mart yani doğum günüme denk gelecek güzel bir denklem oluyor :)

3-) Kadınları biraz daha iyi anlayabilmek için. Gerçekten ! Anlayamadığım bir çok şey var belki bununla birlikte biraz üstesinden gelebilirim :)

Sanırım şimdilik bu kadar güncellemelerim devam edecektir.

Geri Dönüş

Bayağı bir süre boyunca ortadan kaybolmuştum, şimdi ise ufak bir geri dönüş yapıyorum. Yazılması gerekenler konuşulması gerekenler hepisi bayağı bir birikim oldu :) Bunları günler içerisinde yayınlayacağım. Pilal den tutun da bir çok şeye kadar değineceğim. Şahsi fikirlerimi sunacağım.

Veeee yakında görsel çalışmalara başlayacağım. Fotoğraf çekme yeteneğim 0 dan biraz fazla olduğundan her türlü olumsuz eleştiriye kapalı olacağım :) Bırakın da işimizi yapalım :P Sonra birileri gelip F.M.K vakası yaşattırabilir aman aman..

Friday, February 7, 2014

Sorulması Gerekenler-1

Bu bölümümde bunlar bunu nasıl öğrendi nereden biliyor gibi sorular soracağım. Yanıtlarını kendiniz verip çelişkiye düşebilirsiniz.

1.) Siteleri yasaklıyorsunuz güzel. Pek siz o siteleri nasıl buluyorsunuz ? İçeriğine bakıyor musunuz? Bakıyorsanız buna hangi psikolojiyle bakıyorsunuz ? Yani evliyseniz nasıl olacak ?

2.) Milletvekili gerçekten nedir ? Bizim seçtiğimiz adamlar mı yoksa partinin bizim önümüze sunduğu adamlar mı ?

3.) Daha kendi dilimizi adam akıllı konuşamazken nedir bu yabancı dil sevdası ? Düzeltilmesi gereken biz miyiz yoksa sistem mi ?

4.) Aileler neden çocuklarının geç saatte dışarıda olmasını istemez ? Yoksa onlar gençliklerini rahat yaşayamadı mı ? Hıı ?

5.) Neden mizah ?

6.) Televizyon izlerken neden bir şeyler yeriz ? Yani niye meyve yenir ? Neden mangal yapılmaz da çekirdek çitlenir ?

7.) Sitelere yasaklayan, pornoları bulan ekip bunları incelerken ereksiyon geçiriyor mu ? Geçiriyorsa günah falan olmuyor mu ? Onlara bişi yapılmıyor mu ? Daha çarpıcı olalım orada bağyan çalışıyor mu ?

8.) Babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi ? (reklam aldım parayı kırıyom xd)

9.) Türkiye'de metal müzik neden satanist müziğidir? Satanistlerin bir müziklerinin olmadığını biliyor muydunuz ? Yani Ezanları falan yok..

10.) Neden çok sık yalan söyleriz ?

Süreniz yaşayacağınız vakit kadardır. Yani koca bir ömürdür. Puanlama sistemine gelince her soru 10 puandır. Sınıfı geçme puanı 0'dır. Başarılar dilerim.

Ön Yargı 2

Güzel bir gece geçireceğimizi umuyorum. Şu an hava hafif soğuk ama ev sıcacık. Kıyafetlerimi çıkardığım gibi koltuğa attım. Annemin ya da babamın gelip beni azarlamasını bekliyorum. Çıkardığım eşofmanı bile yerden kaldırmadığım için bu gayet doğal bir şeymiş gibi gelebilir. Gelebilir diyorum ki siz acaba ''Gelemez mi lan'' deyin diye. Gelir efendim gelir.

İlk yazımızda (artık hangi ilk yazısıysa) ön yargı hakkındaki düşüncelerimi yazdım. Diğer yazılarım kadar pek uzun değil okuyabilirsiniz. Araya ufak bir süre koydum ve bu süre zarfında yazdıklarımı denemeye başladım. Genellikle doğru çıkıyor. Aynı zamanda bir kaç ortamda tartışma imkanım da oldu çok da iyi oldu.

Konuya geçmeden önce söyleyeyim bu yazıları yazmadan önce derin bir araştırma içerisine girmiyorum. İşin ne psikolojik ne para psikolojik ne de dolar psikolojik felsefik yönünü biliyorum. Sadece beynimi çalıştırıyorum, empati yapmaya çalışıyorum ve günlük yaşamda yani metrobüste, otobüste, trende, arabada, metroda, uçakta, deniz otobüsünde, takside gördüğüm insanların bir yansımasını birey olarak görüp, bu bireyin davranışlarını sizlere anlatıyorum.

Ön yargı için konuşmaya devam edersek, çözüm basit gibi duruyor.

Anahtar cümlelerimiz; Empati yapmak, Vaar olan eski düşüncemizi kenara bırakmak, Yeniliklere açık olmak, Karşındakini dinlemek

Bunları yaparsanız, ön yargınızı kırarsınız. Çok saçma olan düşüncelere değer verirseniz, onları benimserseniz, çıkış yolunu bulabilirsiniz. Her yazılan kelime ve düşünce değerlidir. Bunu felsefe olarak belirlemeniz gerekiyor. ''Abi bu çok saçma boşver'' dememek lazım. O saçma olan şeyin dibine kadar gireceksiniz, çözümleyeceksiniz ki bir yargı üretesiniz.

Geçmişte bir çok deneyim kazanıyoruz. Bu deneyimlerimizi de doğal olarak hayata uyguluyoruz. Hayatta darbe yememek için kullanıyoruz. Lakin bunu yaparken de yeniliklere kapatabiliyoruz. Farklı düşüncelere kapatabiliyoruz. Kendi yargılarımızı oluşturuyoruz. Bu yargılarımızı bir çok değerden üstün tutuyoruz. Yapmayın bunu... Bütün düşünceler özgürdür, serbestttir. En saçma düşüncelerin bile değeri vardır. O değeri ona verirseniz, sizinki de değerlenir... Esen kalın.

Yazımı kısa tuttum. Uzattıkça uzatılırdı da kısa olsun bizim olsun.

Friday, January 31, 2014

Ön Yargı Nedir ?

Yazının amacı kendimizi sorgulamaktır.

What is the ön yargı ? This is a pencil.

Tabiki de pencil değil şaka yapıyorum...

Ön yargının ne olup olmadığını hepimiz biliyoruz. Önceden kafamızda oluşturduğumuz Norm biçimidir yargı. Kesin bilgi olması burada önemli yer tutar. Bence, ''Bu kesin böyledir'' demiyorsak, bu ön yargıya girmez. Kişi hakkındaki düşüncelerimizdir. Ya da nesne ya da olay hakkındaki düşüncelerimizdir bunlar. Ön yargı oluşması için dediğim gibi ''Kesinlik'' ifadecesi belirtip, tonlamayı o biçim yapmamız gerekmektedir. Böylelikle amacımıza ulaşmış oluruz.

Şincik ön bilgiyi de verdikten sonra gelelim detaylara ve kendimizi nasıl sorgulayabileceğimize. Gerçi sorgulama kısmı size çok saçma gelecektir. Çünkü bunu yapmıyorsunuz.

Ön yargı nasıl oluşur ? Kişiler böyle bazen bilgili görünmek isteyebilirler. Kendilerini cix ortamlarda öne çıkartmak için ''Ben çok,en iyi ben bilirim'' moduna girebilirler. Bu ortamın illa cix olması gerekmiyor. Otobüste giderken de böyle olabilirler. Bunun dışında geçmişte yaşanmış tek bir deneyim ön yargıyı oluşturmak için yeterli bir materyaldir. Hayatınızda sadece bir tek örnek yaşamışsanız, benzer bir örnek sizin için birinci bir örnektir. Bunu aşmak gerekiyor tabi. Hayat böyle bir şey değil. Eğer olsaydı zaten şu şöyledir akıllı olun diye her yere yazarlardı... Başka başka ne vardı heh ön yargının oluşması için sizin kendinizi yüksekte görmenin dışında şunlardan en az birini yaşamış ya da yaşıyor olmanız gerekmektedir: toplumdan dışlanma (dış dış ! ), eziklik duygusu, ezilme duygusu, alçaklık duygusu, fakirlik duygusu, zenginlik duygusu, kibirli davranışlar, ezmenin qeyfini yaşama duygusu. Aynen öyle bunları yoğun olarak yaşıyorsanız ya da yaşamış iseniz, bazı konularda ön yargınız olduğu kesindir. Arayın bulun.

Ön yargı zararlı mıdır?

Bence zararlıdır. Ön yargınız, yaşanmış bir olaya, gördüğünüz bir kişiye direkt olarak hüküm verip, onun üzerinden kesin yargılarla konuşmanızı sağlar. Bir şeye körü körüne inanıp onun değişemeyeceğine inanmak gibi bir şeydir bu. Evet, ikinci defa düşündüm zararlıymış.

Alternatifi ?

İlk olarak ağzımızı tutmak gerekiyor. Böylece ön yargılı olup olmadığımız hiç bir şekilde anlaşılmayacaktır ;) İkincil olarak, yargı olarak değil de ''düşüncem böyledir'' diyerek görüşünüzü bildirebilirsiniz. İşte kilit nokta burada. Karşınıza hemen bir anti tez gelebilir. Gelmesi de olası ihtimaller arasındadır. Burada da bir kaç seçeneceğiniz var. Ya kendi argümanınızı savunursunuz ya da İbrahim Tatlıses'e bağlayıp ''Tabi tabi '' deyip geçersiniz. İkinci seçenek sizi daha çok ''dinleyici ve algılayıcı'' modunda gözüktürür ve böylece ''Hmmm bu ön yargısız'' dedirtebilirsiniz.

Konuyu saptırmayı seviyorum.

Dam üstünde un eler tombul tombul memeler. Arkadaş bu şarkıyı kim playliste atar ? Tamam kabulümdür bu akşam İbrahim Tatlıses dinlediğimin... Lakin nedir arkadaş bu ? Mutlu ol yeter'den sonra çalınır mı bu ? Birisi de yorum olarak çok ayıp yazmış :D Daha da güldüm. Bayağı sardı. Yorumları okumanızı tavsiye ederim ahan da link Tıklatınız efendim.

Devam..

Kendi argümanınızı savunma seçeneğine gidersiniz. Burada ya önyargılı olduğunuzu kabul edip ''öyle bir şey olamaz'' deyip pıçak çekeceksiniz ya da adam gibi karşınızdakini dinleyip onunla aynı çizgide giderek düşüncesine karşı kendi tezinizi sunacaksınız. Bunun Türkçesi de  normal bir tartışmadır zaten. İşte siz eğer normal bir tartışmaya giremiyorsanız, probleminiz var demektir.

Doktor Erol Bey Ben Aşık Oldum Doktor Erol Bey Kurtar PHeni xd

Sondaki '' xd '' işi bozsa da kurtulmanın bir kaç yolu var. Öncelikle ''Söz dinleyin''. Başkalarının düşüncelerine değer verin. Mesela birisi size saçınız hakkında yorum yaptığı zaman ''Cahil misin sen ne anlarsın'' demeyin. Nasıl farklı yapabilirim diye sorun. Cevap versin içini döksün. Siz onun dediğini yapmayın ama ''Dinleyin''. Buna ben kendini eğitmek diyorum. Yapacağınız tek şey farklı görüşleri dinleyip,onlara saygı duyup, kendi düşüncenizi ortaya çıkartmaktır. Çok basit değil mi ? Sadece bir an olsun başkalarının düşüncelerine değer verip empati yapın.

Anahtar kelimelerimizi de vereyim hemen, Empati, Saygı, Dinlemek, Eğitmek, Çenemizi kapalı tutmak, Başkalarının görüşlerine saygı duymak. Bunlar anahtar kelimeler arkadaşlar bunları kendinizde uygulayın.

Bunlar başımıza, zamanında her şeye balıklama atladığımızdan ötürü geliyor.. Bunun da tarihi çizelgesini bir ara yazarım ;)

Bu makaleye 1. makale deyelim. İkince makalemizde de çözümleri konuşalım güzel oluyor. İmla hataları yazım hataları kısaca hatalıysam gokberktas@gmail.com a mail atın :)

Haluk Levent Parçaları

İçimi dökmeye başlamadan önce bu adamı çok ama çok kısa bir şekilde inceleyeceğim.

İyi yanları;

Sesi iyi
Sahne duruşu iyi
Eski parçaları tekrar ''rak'' adı altında toplaması
Ve müziklere solo eklemesi
Oldukça çok parça çıkartması
Daha fazla parça çıkartıp, gençlerin gönlünde tath kurması.

Kötü yanları;

Melodiler çalıntı
Sololar çalıntı (bknz: iron maiden)
Kendisinin mafya olması
Kendisinin mafyaya da borcu olması
Pek yakışıklı bulmuyorum
Sololarının tonu bok gibi affedersiniz. 
Kalitesiz ses kaydı

Gece gece iyi sövdüm. 

Wednesday, January 29, 2014

Ego Nedir?

Bundan daha önce eminim ki trilyonlarca yazı okudunuz. Hatta daha çok. Ego nedir ego şudur yararlıdır zararlıdır. Tam öğrendim dedin mi yeni bir tanım geliyor karşına deel mi ? İşte yeni Oku - Öğren sistemiyle egonun tanımını yapıyorum ve bir sıkıntı olduğunda burayı okumanızı tavsiye ediyorum

Gokotas Yöntemiyle Ego nedir ?

Ego, aslında çeşitli yaş gruplarının kendisini üstün görüp peygamberliğini ilan edememiş, aile baskısı mı dersin televizyona özenmesi mi dersin ya da kafaya takma mı dersin bilemem ama içinde yaşadığı sosyo-psikolojik ortamdan oldukça etkilenip, kafasında kendisini kral ilan edip öyle davranmasıdır.

Bu üstteki yazıyı gerçekten anladıysanız aşağıdakileri okumanıza gerek yok. Ciddiyim. Bu ''abi çok egosu vardı'' muhabbeti döne dursun yaş gruplarına göre analiz yapalım ki siz de çevrenize göre yorumlayabilesiniz. Her şey sizin için :) (sondaki smile çok samimi oldu)

0-3 yaş

Şaka lan bunun ne egosu olacak :D Daha bezinin yerini bilmiyor. Biliyor da siz bilmiyor diye bilin ;)

3-7 yaş

Şimdiki veletlerin 3 yaşından sonra ( ki 1.5 yaşında başlıyorlar) PC kullanmaya başlamaları ve aradan 3-4 yıl geçtikten sonra okuma yazmayı deli gibi söktüklerini düşünürsek bu grup egoya başlamak için idealdir. Yani ileride bir velet sahibi olursanız, bu gruba bunu sokabilirsiniz. Yavaş yavaş ne yaşadıklarını ele alalım. Okumayı sökmüş bir velet ilk başta annesinin babasının ya da kardeşinin internetten sosyal ortamına bakar. Burada genellikle emocukları ve benzeri yaratıkları görürler. Bir de elinde tespik ve pıçak olan erkeklerin iyi ablalarla birlikte olduklarını görürler. Bunu süzgeç dediğimiz mekanizmadan geçirmeden direkt olarak alırlar.He bir de yanlışlıkla Kurtlar Vadisi bu Çakırlı bölümleri izlerse sıçtınız. İşin internet ve tv kısmını özet geçtiğimize göre sıra gelelim sokak hayatına. Bazı anneler çocuğunu dışarı çıkarmaz ama hepimiz dışarı çıktık top oynadık ip atladık seksek oynadık. Şahsen kızlarla takılmadığım için erkekleri söyleyeyim. Bu üstte verdiğim tipler genellikle serseri oluyorlar. Zengini de yani ayağında total 90 ı olan da böyle fakiri de böyle. Hiç bir şey farketmiyor.

7-13 yaş

Yukarıda bahsettiğim şey sokak kültürüyle birlikte ve okulda Polatçılık oynayan tiplerin gençlik zamanıydı. Bunlar ortaokula başladığı zaman her şey değişti. Bıyıkları ve bacaklarında kıllar çıkmaya başladı. Bu sebepten dolayı da erkeklik hormonları aşırı derecede salgılanmaya başladı. Bu dönemler kamışa su yürüyüp kuşların cıvıl cıvıl öttüsü 6 patlarların havada uçuştuğu kobraların soktuğu çavuşların tokat yiyip şınav çektiği dönemdir. Bu yüzden ilk kimin bu biraz önce saydığım şeyleri tepki verirse, o üstünlük kurmaya başlıyor ve reis oluyor. Şimdiki veletler değil de bir 6-7 sene öncesine kadar da böyleydi yani. Bu dönemlerinde mülayim olanlar hayatları boyunca mülayim,elit,başarılı ama tek başına oluyorlar. Böyle siyah çerçeveli gözlükleri falan oluyor. İngilizcesi süper kızlar süper falan ama yani mahalleye ters kalıyor böyle şeyler. Neyse orta okul ve liseye geçiş döneminde egoluk ortaya çıkıyor işte yazdırtmayın bana. Takım kaptanları, sınıfta en çok konuşup disipline giden kişiler, hep forvet oynayan, okulun en güzel kızı falan bunlar hep egosu tavan yapan insan tipleridir. İçlerinde hiperaktiflik var mıdır bilmiyorum ama budur. O dönemlerde sorunlu kişiler Kurtlar vadisini ezbere biliyordu. Ve ekstra olarak interneti olanlar oyunda iyi item ( aytım diye okunur)'ler yapıp herkesi eziyor, okula geldiğinde ise okuldaki çocukları eziyordu. Çarı var ya sağlam o yüzden. Şahsen kantırda herkesin eline verirdim hiçte böyle bişi yapmadım yani. Yani gençlik döneminde başlıyor bu ego dediğimiz şey. Düşünüyorum başka ne var diye bulamıyorum ve 14 18 e geçiyorum

14-18 yaş

Şimdi efendim diyeceksiniz ki ''Benim dönemimde lise 3 yıldı'' . Ben de diyorum ki o 18 i 17 olarak gör ;)))))

Efendim bu zamanlar lise zamanlarıdır. Liseye geçtik biraz daha siyah ceket giydik ya okulun ilk günü adam oluyorsun. Okula gittiğinde ortaokuldaki arkadaşlarını görünce yine başlıyorsun ilkokullu gibi davranıp veletleşmeye. İhtiyacın oluyor tabi sonuçta 4 yıl amk çekilmez ki. Hayat arkadaşlar falan derken TM SÖZEL YABANCI DİL VE FEN olarak ayrılıyorsun. Şimdiki liseliler bilmez tabi :) Nerden bileceksiiiiniizzzz. FEN e gidenler kendilerini bir şey zannederler. Biz zor okuyoruz fen okuyoruz. Sözellere aileler dahil aptal gözüyle bakarlar. Neden bilmem yani ben sözeli çok severim ve sözel okumak istedim. TM böyle orta karar kahveyi orta şekerli çayı 2 şekerli içen ailelerin çocukları TM okur. Yabancı dil de ortaokulda fazla internet cafeye gidip ingilizcesini geliştiren veletleri aileleri keşfettiği için giderler. Burada bölümlere göre egolar başlar. Zaten sınıfta çift dikiş biri olduğu için otomatikman onun egosu ön planda olur. Bütün kızlar ona gider falan böyle taşşaklıdır. Senin Polatlığın liseye geçene kadar olur. Bölümlerü anlattım gelelim okulun geneline. Ortaokulda kavgalar normal olurdu, liseye gelince pıçak çekmeye başlarlar. Pıçak taşımak üstünlüğün ve gücün simgesi olmuştur. Aynı zamanda havalısındır da. Biri sataşırsa takıp kaçarsın. Aynı zamanda serseri kızlar falan akıp gidiyor. İnternette zaten akıyorsun ''kızlar bakışıma hasta'' triplerindesin. Harbiden de kızlar bunlara geliyorlar. Üniversite yıllarında neden tipsiz erkeklere gittiklerini bir para iki buna bağlıyorum. At hırsızlarına bayılıyorlar. Gül gibi adamlar harab oluyorlar nivea yı zengin ettiler şerefsizim. Neyse pıçak takanlar falan derken pısırık olanlar sağlam kankilikler ve kanki kızlarla takılıp ilerleyip, geçmişte yaşadıkalrı o kınaytçılık çıkıyorlar. E ağaç yaşken eğrilir. Burada kendilerini dizginleyip, ellerine çekirdeklerini alıyorlar ve çipetpet misali kızların kavgalarına, birbirlerini çekememezliklerine dalıyorlar adeta bir rüya misali... Erkeklerin egoları bu saatten sonra gerçek hayatta bitiyor. Ego buysa bizde sorun yok aga deyip takılmaya devam ediyorlar. Zenginleri ayrı tutuyorum onlar zaten sülalem raad panpa diyorlar. Aslında buraya milyarlarca neden daha eklenir de gözlerine yazık. Resimli anlatırım yaparım 1-2 yıla. Ülkücü solcu ulusalcı Kürtçü tayfa falan var hocalar var bunları ayrı tutuyorum. Kişilerin kendi kararlarıdır saygı duymak lazım değil.

18-22 yaş

Bazıları diyecekki 2 yıllık üni okuyanlar veya okumayanlar ne olacak. Çözüm: 2 yıllık okuyanlar yazıyı yarım okusunlar, okumayanlar okumasınlar ;)

Üniye bir giriyorsun abi herkes koşturuyor. Egon kime yabancı modundasın. O yüzden ilk sene vaar olan polatçılığını içe atıyorsun. Nerede o pıçaklar kapıda güvenlikçi amca bekliyor. Sıkıysa olay çıkart. Zaten burada bir bakıyorsun kimi karı kız peşinde, kimi araba, kimi siyaset, kimi ders, kimi çap, kimi çift dal, kimi ölüyor, kimi burs, kimi aç, kimi zengin böyle kendine bir yer edinmeye çalışıyorsun. 18 yaşında üniye girsen 30 yaşında adamlar 1. sınıfta falan. Ya da alttan ders alan daşşaklı zengin çocuklar falan böyle 2-3 yıl bunları algılamakla geçiyor. Egolar burada işlemiyor çürüyor. Siyasete girenler zaten ap ayrı yere çöp düşer ''DÖVLÖT ÇÖPLÖLÖRÖ TÖPLÖMÖYÖR'' derler olay çıkar. Burada egolar internet ortamına, oyun ortamına kayıyor. Zaten içinde böyle ortaokuldan kalma ''EZME'' merakın var. Ünide kabiliyetlerin ability falan geliştiği için ufakları daha rahat eziyorsun. Hemen all chatten ben 20 yaşındayım diyorsun gaza gelip. Karşıdakiler zaten 12-13 yaşında eziyorlar ''HAHAHA EZDİK'' diyorlar. Sonra 20 yaşındaki ezince o da aynı şeyi yapıyor. Üzüm baka baka zenci oluyor. Biz bu yüzden bunlardan çekiyoruz bu ne aga ya. Her yerde bunlar türedi. İnstalock yapan mı dersin, mid kavgası yapan mı dersin. Kızlar da çok kırılgan oluyor a dersin büyütürler hiç bulaşmamak laızm

Son tavsiye: Kendi yoluna bak boşver egoyu falan. Ego dediğin şeyi sadece bir yerde yapabiliyorsun. Denedim yani onu da denedim tek bir yerde yapabiliyorsun. O kapıdan çıktıktan sonra, ezdiğin insanları karşına gelip ''sıra bizde'' deyip dövebiliyorlar. Dövmeseler de dövmenin hayallerini kuruyorlar. Eeeee her şey karşılıklı ;)

Siyasete Tam Sövecekkene Ben

Birden ağzımı açıp gözümü kapatasım geldi. Sonra farkettim ki hiç bir şey göremedim. Hemen kendime geldim, kayfemi yaptım ve laptop başına geçtim. Blogumu açtım ve asıl amacım siyasete sövecektim. Bunları düşünürken ''Bob Mami'' yani bildiğin Bob Marley açtım. O parça bu parça derken ''You Could Be Love'' adlı parça çalıverdi. Şimdi de ''There little Birds'' çalıyor. Bunlar çalarken ben nasıl siyaset yapabilirim abiğ ? he nasıl yapayim. Nasıl sövebilirim hökömetine Chehapesine ?

Şu an olmak istediğim kafa dışarıda olma kafası abi. Hafif yaz olacak Olimposta olacaksın soğuk suya biranı atacaksın gireceksin yüzeceksin oradan da denize gidip sahilde birazcık kestirip suyun qeyfini çıkartacaksın. Akşam da biranı rakını içip Jehat abiyi dinleyeceksin. Eğlenmeyeni kesiyorlar dışarıda. Hey gidi hey

Konuyu dağıtmadan siyasetten uzak bir şeyler yazmaya çalışalım. Günlük hayattan. Nargileden, trafikten, metrobüs çilelerinden. Ya da yukarıdaki gibi bir hayali yazalım. Şu an gidip geliyorum nereye ama nereye değinsem diye. Elimi nereye atsam siyasete girecek. Hayvanlar dahil yani o hale getirdiler ülkeyi.

Kışın oldum olası hasta olurum. Hele ki bu Nokia'nın yeni bir modeli gibi N2H4 müdür nedir buna kapılmışız. Tekrar baktım da bu bildiğim MÖLÖKÖL olmuş. Artık neyse 7/24 öksürtüyor beni. Kar da geldi gelecek hadi yavrum bir daha dercesine yağmadı gitti. Bu kış kurak mı geçti sıcak mı geçti hatta kış geçti mi anlamadık bile. Hal böyleyken fiyatlar arttı tabi kuraklık falan geldi. Fiyatlar deyince aklıma geldi. Hemen anlatıvereyim.

Yıl 2001. Kriz dönemi. Borsanın ve bankaların anasını ellerinden öpmüşler, bayram harçlığı vermeyenlerin evlerine haciz koymuşlar. O zamanlar veletsin tabi babamın günlük verdiği paraya bakıyorum. Babam da az buçuk iktisatçıdır yani ufaklığımdan beri onun dedikleriyle büyüdüm. Benim için önemli olan şey o parayla kaç tane cips alabilmemdi. O zamandan beri iriyim. İriliğim oradan gelmedir. Neyse bir ara dua ettiğimi hatırlıyorum cips fiyatları düşmesin diye. Tek aklımda olan cips fiyatlarıydı. Cips fiyatları garip bir şekilde çok zamlanmadı. Ama aldığım günlük azalmıştı galiba öyle bir şey olmuştu. Çok cips yiyemiyordum vay be .Ufak bir çocuğun kafadan hesap yapması ne kadar kötü bir durumdur. Bakkal tanıdık değilse öpüyordu bol bol.

He bir de cips demişten bak ne hatırladım ( konu konuyu açıveriyor )

Cipslerin içinden taso çıkıyordu. Yaşım ilerledikçe cipslerin dış paketini elleyerek içinde taso olup olmadığını kontrol ederdim. Hatta tek ben değil herkes etmeye başladı. Sonuçta o cipsi sen taso için alıyorsun. Başka bir amacın yok. Taso da satılmadığına göre cipsi alacaksın arkadaş ! Bir süre sonra bakkallar isyan etti ''Ellemeden al'' diye. Ulan kavas herif zaten benim gibi çocuklar alıyor. Bazıları anlamıyor bile ne olurdu elleseydim de daha çok tasom olsaydı ? Taso herşeydi. Bir ara da ''Benim için Taso Nedir ? '' i açıklayayim.

Yazının özeti: Bob Marley dinleyerek siyaset yapılmaz arkadaş. Anca rahatlanır geçmişe dönülür.