Monday, October 7, 2013

Andımız ve Zorunlu Dil Dersi

Şu aralar tartışılan en büyük konu bu. Memleketimde hiç bir dert kalmamışken, tam demokrasiyle yönetilirken, asgari ücret 1500$ ve herkesin oturduğu ev kendisininken buna el atmaları çok önemliydi. Andımıza !

Yorum yaparken kafamıza göre yapmamalıyız. Bu yüzden böyledir,şöyledir dememeliyiz. Biraz derinlere inip araştıralım ve görelim. Araştıralım bu zor bir şey değil bugün Google bizim için bunu çok rahat yapıyor. Yanlışlıklara düşmemek için bu konuyu çok yönlü incelemeliyiz. Faşişt yönünü, önemi yönünü, gerekli mi gereksiz mi yönünden inceleme yapmalıyız. Bunun için de tarihini bilmeliyiz.

İnternette istemediğiniz kadar sizi bir tarafa çekecek yazılar var. Efendim Amerika'da her gün okunuyor, Hitler'de bu sistemi getirdi, Onun yerine ben Müslüman'ım desinler, gibi gibi saçma sapan şeyler ortalıklarda cirit atmakta. Bunların amacı sizi belli bir düşünceye çekmektir. Başka hiç bir işe yaramazlar. İçindeki nefret söylemlerini görebilirsiniz. Gerçekten saçmadırlar.

Tarihi'ne gelince; her yerde okuduğunuz gibi Dr.Reşit Galip'e aittir.Dönemin Eğitim Bakanı'dır kendileri.Güzel düşüncelerle yazmıştır kendileri.Eski hali o döneme göre gerçekten mantıklıdır ve çocuklarını okula gönderenler için bir gurur kaynağıdır. Vatanını sevmeyenleri hariç tutmak gerekiyor tabikide. Gel zaman git zaman bu böyle devam ederken sene 1972 ye denk geliyor. Bizim nesil bilmez bu seneleri. Çok fazla eski :) 29 Ağustos'ta andımız biraz daha modernleşiyor ve milli sloganımız ekleniyor. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE. Yurtta sulh cihanda sılh ta eklenebilirdi. Lakin bu eklenmiş.

Daha sonralarında da 1997 de bugünkü halini alıyor. Gerçi kaldırdılar ama biz bugünkü hal diyelim.

Şimdiii gelelim insanları rahatsız eden yönlerine

Ne Mutlu Türk'üm Diyene;

Bu sözü çarpıtanlar oluyor. Ne mutlu Türkiyeli'yim diyene. 2013 için bu doğru olabilir. Bunu kabul edebilirim. Bir şekilde bu görüş kabul olabilir. Ancak gelelim Atatürk zamanına. Önemli nokta burası. Ne  mutlu Türk'üm diyene sözü bence, hiç bir milliyet,ırk,cinsiyet ayırt etmeksizin herkesi Türk Devleti'nden saymaktır.Tabir aynen böyledir bence.Osmanlı Devleti-Türk Devleti-Afgan Devleti- gibi gibi kavramlar söz konusu olduğunu düşünmekteyim. Bunun için ne mutlu Türk'üm diyene denmiştir. Bunu siz eğer sağa veyahut sola çekerseniz, istemediğiniz kadar saçma sonuç alabilirsiniz. Neden Türkiyeliyim değil ? Neden Kürt değil ? Neden Müslüman değil ? Neden Ermeni değil ? gibi sorular, bu sözü çarpıtmak ve Atatürk'ü kötülemek için sorular sorulardandır. Aldanmayın bu sorulara. Dinlemeyin bile. O vakit öyle olması gerekiyordu ve öyle söylendi öyle oldu. Bu adam o kadar ileri görüşlü ki bizi latin albesine geçirmiş,şapka devrimi gerçekleştirmiş ve nice devrimler yapmış. Bu millete fazlasını yapmış. Fazla ileri görüşlüydü. Ufak noksanlar aramayınız. Bu yüzden kesinlikle karşılaştırma yaparken yukarıda yazdığım özelliklere dikkat edinilmeli ve Atatürk'ün milliyetçilik üzerine söylediklerini okumalısınız.

Andımız Dayatmadır !

Adına ''Dayatma'' da diyebilirsiniz,  ''Zorunlu'' da diyebilirsiniz ''Vatanını seven nesil yetiştirmek istiyorlar'' da diyebilirsiniz. Bu konuyla ilgili şöyle bir yorum yapmak istiyorum. Küçüklüğümüzden beri yani ilkokula başladığımızdan beri bize sadece andımız mı ''DAYATILDI ? ''. Buraya dikkat çekmek istiyorum. Daha öncesine gitmek isterseniz kimliğinizde bulunan ''DİN'' hanesine göz atabilirsiniz. Buradan başlayıp ''Dayatılma'' kavramını irdeleyebilirsiniz. Çocuklara zorla okutuldu mu evet zorla andımız okutuldu. Bu görüşe sahip insanları anlamak zor değil. Onlar olaya uzaktan bakıyorlar. Onlar sanki hiç o andı okumamış gibi davranıyorlar. O andı sizler; yağmurda çamurda karda kışta yazda okudunuz. Biz biraz daha şanslıyız yağmur yağdığında ''İçeride'' yani okulun içinde,spor salonunda okuduk. Sizler şanssızdınız ki TV-GAZETE bu kadar yaygın değildi. İnsanların olaylardan haberleri bile yoktu. Onlara ne söylenirse inanıyorlardı ve farklı bir görüş sahibi olamıyorlardı kolay kandırılıyorlardı. Bugün bu azaltıldı. Her sabah çocuklara andımızı okutturduğunuzda birisi gelip vatana millete sövdüğü zaman bu çocuk ''Ya biz yemin ediyoruz bu böyle yapıyor'' diyebiliyordu eskiden.Çünkü çocuğun vatan sevgisi içine işliyordu. İşlemeyenleri ayrı tutuyorum lütfen.. Bugün teknoloji gelişti.Bilgi çağını da geçtik.Ancak biz halen adam olamadık. Ne zaman ki doğan her çocuk vatan sevgisiyle doğar işte o zaman andımız kaldırılacak mı tartışması yapabilirsiniz. Lakin bugün öyle bir şey söz konusu değil.

Zorunlu ve Seçmeli Dersler

En sefdiğim konu bu. Çokta gülerim. Bu konuyu bilmeyen o kadar çok cahil insan var ki size anlatamam. En az Türkiye'de bu konuyu bilmeyen 50 milyon insan var.Geri kalan 30 milyon genç nüfus + öğrenciler ve halen genç kalanlar bu konunun profları olmuştur. Kendi dönemim için konuşmak gerekirse Zorunlu ders, almamızın zorunlu olduğu derstir. Bunda zaten hem fikiriz..Gelelim Seçmeli Ders'e. Seçmeli deyince ne anlıyorsunuz ? Önünüze dersler geliyor ve siz seçiyorsunuz değil mi ? Hangi alana yatkınsanız onu seçiyorsunuz. O derse özel aletler araçlar gereçler belki kitaplar ? Bunları unutun. 90 neslinin ders sistemi aynen şöyledir :
ilk 8 sene ki benden öncekiler 6+3 gibi şeyler gördüler neyse ilk 8 sene önünüze dersler gelir. Zorunlu veya Seçmeli hiç farketmez hiç bir itiraz ve seçme hakkınız olmadan o dersleri okursunuz. İlkokul biter Lise'ye geçersiniz Hristiyan ve diğer dinlere mensup olanlar ZORUNLU DİN DERSİNİ almazlar diğer her şeyi sizin yerinize hocalar belirler ve 3+1 yıl daha o dersleri alırsınız. Ne güzel memleketim. Ben halen anlayabilmiş değilim. E madem bize seçtirtmeden önümüze sunuyorsunuz, neden seçmeli veyahut zorunlu ders diyorsunuz ? ABD'nin oyunu gibi geliyor bana. İnsanların akılları karışıyor. Sonra veliler gelip ''Oğlum seçmeli dersten kaldı'' diyorlar. E derler tabi Seçmeli Ders'te 15 yıl boyunca eline iğne iplik almayan bir erkeğe iş eğitimi dersi verirsen kalır. O öğrenci belki farklı bir alanda iyi ? Neyse liseler zaten karışık. Üniversiteleri gözlemleyelim.
Avrupa Kredi Sistemi'ne geçmeyen üniversitelerden başlarsak, burada zorunlu ve seçmeli dersi görebiliriz.Bölümünüzle alakalı o dönemin derslerini almak zorundasınız e bir zahmet alın onu da. Seçmeli ders ise öğrencinin isteğine bağlı. Atom mühendisliği dersini alan iktisat öğrencisi olur mu dersiniz vallahi oluyor. Çocuk onu istemiş almış yapacak bir şey yok. Bu serbestliğe Türkiye Cumhuriyeti'nde okuyan bir insan 18 yaşında sahip oluyor. 18 yıl boyunca önüne başkaların zorla dayattığı derslerden kurtuluyor. Söylemeyi unuttum bu dediklerim Avrupa Kredi Sistemi'ne geçmemiş özel üniversitelerde mevcut. Gelelim Devlet'lere ve Avrupa Kredi Sistemi'ne geçen ünilere. Ders seçimi sırasında önünüze bir ekran geliyor. Almanız gereken dersler diye bir sayfaya geliyorsunuz ve bir bakıyorsunuz hepsini almak zorundasınız. Ve birden lise yıllarınıza geri dönüyorsunuz. Seçmeli Dersinizi sizin için başkaları seçmiş ve sizin için seçmeli bölüme koymuş bile. Süper ! Kendimden örnek vermem gerekirse ben İktisat okuyorum Psikoloji,Felsefe,Sosyoloji,Tarih alanında ileri derecede bilgi almak istiyorum,eski dilleri öğrenmek istiyorum diyelim.Bunlardan max 1 tanesini yapabileceğim yarım yamalak bir ders önüme sunuluyor. Sanırım bu haksızlık :)

Zorunlu Din Dersi ve Andımız

Gelelim tartışmaya. Bakın bu iki konunun açıklamaları yukarıda gördüğünüz kadar kısa değil. Ben kısalttım ve kendimden bir şeyler kattım. Düşünün ki daha çok irdelenmesi gereken konular. Yayımlanan genelgelerin okunması gerekiyor vs vs. Elimde bu bilgiler vardı bunları sizlere sundum. Bir kısım '' Andımız kalsın'' dedi. Diğer bir kısım da '' Ee andımız kalktı buna dayatma dediniz Zorunlu Din Dersi dayatma değil mi ?'' dedi. Karşı kesim tekrar '' Çocuklarımız imansız mı olacak? '' ''Başka dine mensuplar zaten bu dersi almıyor'' ''Sen ateist misin '' ''Tövbe bismillah''  gibi cevaplar veriliyor. Ya kıt olmayın. Arada DAĞLAR KADAR Fark var.Burada tartışmanız gereken şeyler var. Din konusundan girer isek. Hiç birimiz neye,kime,nasıl inanmak istediğimizi kendimiz seçmedik.Bunun farkına varalım.Bunun farkında olalım.Benim kararımla olan bir şey değil bu.Ben daha buna karar veremiyorken ''Zorunlu Din Dersi''ne giriyorum.Kaderimde İslam'ı seçmek varsa ben zaten seçerim. Yoksa da seçmem bu, bu kadar basit bir şey. Ama bizde otomatik olarak İslam olarak damgalanıyor,dayatılıyor,zorla İslam yapılıyor,Annem babam İslam diye ben de İslam oluyorum, ya da adına ne derseniz deyin. Bu soruna inilinmesi gerekiyor. Andımıza eğer dayatma diyorsanız bu daha da büyük bir dayatmadır. ''Andımız ırkçı söylem içeriyor'' diyenler olmuş. İnanın o insanlara acıdım. Irk demek insanın rengi demek. O renkte yaşadığın yerle alakalı oluyor. Kırmızı,siyah,beyaz ırk vardır. Milliyet apayrı bir şeydir. Bunun arasındaki farkı bilmeyen çok insanımız var. Milliyetçi diyenler için de ''Ne mutlu Türk'üm diyene'' sözü eğer milliyetçilik,ayrımcılık içerdiğini düşünüyorsanız Atatürk'ün milliyetçilik kavramını okumadığınız anlamına gelir.Orada kim her ne olursa olsun insan olduğu için değer verilmeli,hiç kimseyi milliyeti ne olursa olsun aşılamamayı öğütler. ''Üstün millyet Türk Milleyeti'dir Hüloğğğ'' yazmaz. 

Andımızı Eleştirecek Olursak

Bu konu için şunları söyleyebilirim. Bu ülkede herkes Atatürk'ü sevmiyor. Ben buna karşı değilim. Evet sevmeyebilir, karşı çıkabilir, görüşlerini tutmayabilir hatta nefret bile edebilir. Belki de çocuğunun ona benzemesini istemeyebilir. Eğer bu insanlar gerçekten çoğunlukta bir referandum yapılır ve oradaki Atatürk'ün gösterdiği hedefe durmadan yürüyeceğime and içerim sözü kaldırılıp farklı bir şey konabilirdi. Bakın böyle bir şey teklif edilse biraz ılımlı olunabilir. Bu ülkede tek Atatürk'ü sevenler yaşamıyor. Herkes yaşıyor. Problem şurada. Zorunlu Din Dersi de kaldırılsın dendiğinde insanların sinirlenip teklif bile edilemez demeleri. Mantıklı düşünemiyorlar işte bu yüzden işler yürümüyor.Bunun dışında 80 darbesi olsun 72 olsun uzun yıllar boyunca bu ülkeye Atatürk dayatılması yapıldığı bir gerçektir. Atatürk Atatürk Atatürk Atatürk diye diye insanları Atatürk'ten soğuttular. Bugün çoğu Dincinin insanları dinden soğuttuğu gibi zaten Atatürk'e uzak olan insanları daha da soğuttular. Bu çok yanlış bir hareketti. Bunu da anlayabiliriz biraz. Aynı zamanda Milli slogan olarak Yurtta Barış Dünyada Barış denilebilirdi. Zaten en başta Türküm ! diyoruz. Bu da değişik bir tartışma konusu.Eleştrilerim bu kadar

Gelelim Andımızdan Kaçma Olaylarına

Andımızdan çoğumuz kaçtık. Ben de kaçtığımı hatırlar gibiyim. Bunun sebebini eskiler yani Türkiye'nin büyük kısmı bilmez. Andımızdan kaçmak büyük bir eğlenceydi. İllegal bir şey yapıyorsunuz. Okuldan kaçmak gibi bir şeydi. Bazıları için dışarıda sigara içecek vakit bulmaktı andımız.İlkokulda pek sigara olmasa da okuldan kaçmanın ufak versiyonudur. Eğlecelidir. O sıraya girip rap rap rap yürümekten uzaklaşmaktı. Yalan sınırını zorlayınca da tekrar andımıza katılırdık. Yine de söylerdik. Zaten ufaklıktan beri söylüyorsun senin içine işlemiş o bir kere. Kötü düşünmüyorsun. Bizden öncekiler ''Kim bu adam her yerde var bize dayatıyorlar'' diyorlardı. Bizde de o etki yaratılmaya çalışıldı doğrudur. Lise yıllarında sadece Pazartesi sabahları okunmaya başladı. Katılmayanlar zaten katılmadı. Çocuksun sonuçta. Çoğu kişi orada beklemek istemiyordu. Bizim okulda andımızdan sonra gelenleri kenara çekiyorlardı. Ya zaten haftada 1 gün 1 dakika sürmüyor. Katılıver ne olacak ? Öyle diyoruz ya çoğu şey için andımız için de dur ? Lise yıllarında tabi insan bıkabiliyor ama kaldırılacak kadar da bıkılmıyordu.

Son Söz

Bu ilk yazım oldu. Tam söylemek istediklerimi anlatamadım. Pek başarılı karşılaştırmalar yapmadığımı düşünüyorum. Gerçi anlamak isteyen insanlar bu yazıdan da çok güzel sonuçlar çıkartabilirler ama benim asıl ulaşmak istediklerim körü körüne bağlı kalan insanlardır. Sorgulamak zor değil araştırmak hele ki hiç zor değil. Birisi yarın Zorunlu Din Dersi de kaldırılsın dediği zaman arkasında yatan sebepleri en kötü benim gibi sıralayabilmeli, andımız da eksik yönlerini söyleyebilmelidir. 12 yıl boyunca andımızı okuyan biri olarak bir milletin Milli Marşı'nın yanında hedefinin belirtildiği, kim ve nasıl olduğunu belirten bir andının olması gerektiğinin kanaatindeyim. 12 yıl boyunca okumasaydım böyle düşünmeyebilirdim. Tartışmalarda bunlara dikkat edelim, körü körüne bazı değerlere bağlanmayalım.

No comments:

Post a Comment